‘Ciddiye alınmazsa hava kirliliği öldürebilir’

Medipol Mega Üniversite Hastanesi’nden Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Muhammed Emin Akkoyunlu, hava kirliliğinin solunum yolu hastalıklarından kalp rahatsızlıklarına ve kadar geniş bir yelpazede ciddi sağlık sorunlarına yol açtığını belirtti.

Ortalama bir erişkinin dakikada 5 litre hava soluduğunu ve bu durumun akciğerlerimizi sürekli olarak kirli havaya maruz bıraktığını vurgulayan Prof. Dr. Akkoyunlu, özellikle sabah erken ve akşam geç saatlerde egzoz dumanlarının yoğunlaştığını ifade etti. Bu kirleticiler arasında partiküler maddeler, nitrozoaminler ve kanserojen bileşiklerin bulunduğunu belirten Akkoyunlu, hava kirliliğinin astım ve KOAH gibi hastalıkları tetiklediğini, kalp yetmezliği olan bireylerde ise durumu ağırlaştırdığını dile getirdi.

‘HAVA KİRLİLİĞİ, BELLİ MEVSİMLERDE VE SAATLERDE ÇOK DAHA YOĞUN BİR ŞEKİLDE ORTAYA ÇIKIYOR’

Hava kirliliğin özellikle kış aylarında ve belli saatlerde daha yoğun ortaya çıktığını dile getiren Prof. Dr. Akkoyunlu, “Aslında hava kirliliği, insanlar tarafından çok fazla önemsenmeyen ama hayatımız açısından en önemli konulardan bir tanesi. Ortalama bir erişkin, gün içerisinde bir dakikada 5 litre hava solumakta. Bunu güne vurduğumuz zaman, akciğerlerimizin inanılmaz bir havayla temas ettiğini görüyoruz. Hava kirliliği, belli mevsimlerde ve saatlerde çok daha yoğun bir şekilde ortaya çıkıyor. Yüksek basıncın varlığı, rüzgarın daha az olması, yağışların azlığı gibi sebeplerle, özellikle mesai saatlerine başlarken ve biterken, yani sabah erken saatlerde ve akşam geç saatlerde, egzoz dumanlarının çok daha yoğun olduğunu biliyoruz. Bu egzoz dumanlarını tamamen akciğerlere alıyoruz. Bunların içerisinde partiküler madde dediğimiz, yakıtların yanmasıyla açığa çıkan küçük küller var. Ayrıca, akciğerde akut dönemde zarar verecek olan nitrozoaminler ve kanserojen bazı bileşikler söz konusu. Aynı zamanda, akciğerimizi ve solunum yollarımızı irrite eden bazı gazlar ve partiküller mevcut” diye konuştu.

‘KALP VE AKCİĞER SAĞLIĞINI ETKİLİYOR’

Hava kirliliğinin kalp ve akciğer sağlığını ciddi şekilde etkilediğini ve buna bağlı ölümlerin yaşanabileceğini belirten Prof. Dr. Akkoyunlu, “Özellikle İngiltere’de 1960’larda, sanayileşmenin yoğun olduğu bir dönemde, yüksek basıncın etkisiyle hava akımının olmaması, Londra’da üç gün süren bir sisin çökmesine ve hava kirliliğinin en yoğun şekilde ortaya çıkmasına neden oldu. Bu duruma ‘smog’ diyoruz ki, binlerce insanın ölümüne ve hastalanmasına neden olan bir durumdur. Bu olaydan sonra, hava kirliliği üzerine çalışmalar yoğunlaştı ve insan sağlığını en fazla etkileyen faktörlerden birinin, özellikle kış döneminde, hava kirliliği olduğu görüldü. Şu anda grip mevsimindeyiz. Hava kirliliği fazla olduğunda, grip enfeksiyonlarına neden olan mikropların havada daha uzun süre kalıp, kirliliğe neden olan maddelere tutunarak daha fazla enfeksiyon yapabilme potansiyeline sahip olduğunu biliyoruz ki, bu, hava kirliliğinin en hafif zararlarından biridir. Nefes almamızla beraber, üst solunum yollarında ciddi hasarlar meydana gelebiliyor. Buna bağlı olarak, astım hastalarında ve KOAH hastalarında alevlenmeler meydana geliyor. Yine, kalp yetmezliği olan hastalarda, oksijen azlığına bağlı olarak hastalığın ağırlaşması ve atağa girmesi, yetmezliğin dengesinin bozulmasına neden oluyor. Aslında kalp ve akciğer sağlığını ciddi şekilde, akut dönemde, hızlı bir şekilde etkiliyor ve buna bağlı hastalıklar, hastane yatışları ve bazen ölümler meydana gelebiliyor. Bu nedenle, bu hastaların ciddi şekilde korunması ve dikkat etmesi gerekiyor” ifadelerini kullandı.

‘UZUN DÖNEMDE BİRÇOK CİDDİ SAĞLIK SORUNUNA YOL AÇABİLİR’

Hava kirliliğine uzun dönem maruz kalındığında KOAH, kanser, kalp krizleri ve damar tıkanıklıkları gibi ciddi sağlık problemleri oluşabileceğini söyleyen Prof. Dr. Akkoyunlu, “Uzun dönem etkilerine baktığımızda, bu iritanların çoğu, alevlenmenin ötesinde KOAH’a doğru götüren, KOAH’ın tetiğini çeken, KOAH oluşmasını sağlayan, yani geri dönüşümü olmayan hava yolu darlığına neden olan yıkıma yol açıyor. Tabii, bunun ötesinde, kanseri tetikleyen, kanser konusunda yatkınlık oluşturan birçok madde içeriyor ki, bunlar sadece akciğer kanserleri değil, prostat kanserine kadar, yani vücudun tamamında kanser etkisine neden olabilecek uzun dönem olumsuz etkiler arasında sayılabilir. Yine, havada bulunan bu zararlı partiküller, damar içerisine girip damarları tıkayabiliyor ki, bundan en başında koroner arter dediğimiz, yani kalp damarlarını tıkayan veya beyin damarlarını tıkayan ve maalesef felç gibi, kalp krizleri gibi ciddi sorunlara neden olan problemlere de yol açabiliyorlar uzun süre içerisinde” dedi.

‘DIŞARI ÇIKMAK ZORUNDAYSANIZ MASKE TAKIN’

Hava kirliliğinden korunmanın yöntemlerinden bahseden Akkoyunlu, “Hava kirliliği varsa, sabah erken saatlerde, akşam geç saatlerde, yüksek basınca bağlı olarak rüzgarın olmadığı ve kirliliğin nemle beraber çoğaldığı durumlarda, bunlar geçici sürelerdir veya belli bölgelere mahsus olan durumlardır, bu zamanlarda mümkünse dışarı çıkmamaya çalışıyoruz. En önemlisi, buna maruz kalmamak. Eğer dışarı çıkmak zorundaysanız, o zaman bir maske takmanızı öneriyoruz. Bu partiküler maddelerin bir kısmını tutabilir ama gaz içeren nitrozoaminleri ve entik oksitleri tutamaz. Bu nedenle, var olan maskenin ya ıslak bir bezle desteklenmesi veya N95 dediğimiz maske olmasını öneriyoruz. Tabii, ne kadar fazla egzersiz yaparsak, hareket edersek, çok daha fazla hava soluyacağımız için çok daha fazla maruz kalacağız. Bu nedenle, mümkünse dış ortamda yürüyüş yapmamayı, egzersiz yapmamayı öneriyoruz. Yani, mümkünse çıkmayın, çıkacaksanız da yürümeyin. Bulunmak zorundaysanız, solunumu artırmamak adına yürümeyin diyoruz. Bu dönemlerde, bu bölgede oturanlar da, mesela yol kenarında, otoban kenarında oturuyorsanız, kapılarını, pencerelerini sıkı bir şekilde kapatmalarını, mümkünse havalandırma yapmamalarını bu süre içerisinde öneriyoruz” diye konuştu.

(DEMİRÖREN HABER AJANSI)

Related Posts

Türkiye’de geçen yıl anne ölüm oranı yüz binde 11,5’e geriledi: En düşük seviye

Sağlık Bakanlığı, 2024’te anne ölüm oranının yüz bin canlı doğumda 11,5’e düştüğünü ve bu değerin Türkiye’de bugüne kadar kaydedilen en düşük oran olduğunu açıkladı. Bebek ve 5 yaş altı ölüm hızlarında da düşüş yaşandı. Açıklamada, bu başarıyla 2025 hedeflerinin aşıldığı belirtildi.

Uzmanlardan kritik kene uyarısı: Elinizle ezmeyin!

Erciyes Üniversitesi’nden(ERÜ) Prof. Dr. Orhan Yıldız, “En büyük hatalardan biri, insanlar keneyi kendi çıkarıp tırnakları ile ezmeye çalışıyor. Bu yüzde 100 bulaş anlamına gelir. Bu nedenle bu tür uygulamalardan kaçınmak gerekir” dedi.

İlaç kullanıyorsanız bu baharata dikkat: Etkisini azaltıyor!

Doğal ve sağlıklı kabul edilerek sıklıkla kullanılan bazı baharatlar, ilaç tedavileri üzerinde beklenmedik etkiler yaratabiliyor. Mississippi Üniversitesi’nde yapılan yeni bir araştırma, özellikle tarçının içerdiği aktif bileşenlerin bazı ilaçların vücuttaki etkisini azaltabileceğini ortaya koydu.

Eczanelerde satılan nemlendirici toplatılıyor! Mantar tespit edildi

Almanya kozmatik mağaza ve eczanlerde satılan nemlendirici sağlık tehdidi nedeniyle geri çağrıldı. İçerisinde tespit edilen maddenin mantara neden olduğu belirlendi.

Havalar ısındı, uzmanlar uyardı! Su tüketimine dikkat: Bu sıvıları tüketmeyin

Yaz mevsimiyle birlikte hava sıcaklıkları artmaya başlarken uzmanlar su tüketiminin önerime vurgu yaptı. İnsan vücudunun büyük oranda sudan oluştuğuna vurgu yapan uzmanlar, günde 2-2,5 litre su (yaklaşık 12-24 bardak su) tüketilmesi gerektiğini ifade etti. Doç. Dr. Veysel Kıdır da “Yaz aylarında su yerine başka sıvılar tercih edilmemeli. Sulu meyveler sıvı ihtiyacına katkı sağlasa da suyun yerini tam anlamıyla tutmaz” ifadelerini kullandı.

Erken tanı umut veriyor: Belirtiler 5 yaşında kaybolabilir

Antalya Bilim Üniversitesi’nden Prof. Dr. Serhat Nasıroğlu’nun 1465 çocuk üzerinde yaptığı araştırmaya göre, otizmde erken tanı ve yoğun eğitim, çocukların tanıyı tamamen kaybetme şansını artırıyor. Tanıyı kaybeden çocukların teşhis yaşı ortalama 2,4; tanıyı bırakma yaşı ise 5,5.